Karanlık? Switch Mode

100 Yıllık Döngü – 018

Bütün bölümler içeride100 Yıllık Döngü (Novel)
A+ A-

 

Alt uzay büyüsü, öğrendiğim temel büyüler arasındaydı. O zamanlar sadece oyunlarda ve çizgi filmlerde gördüğüm bir altuzayın aslında var olduğuna o kadar sevinmiştim ki. Zaman büyüsüne hapsolmuş benim için işe yaramaz bir büyü olduğunu bildiğimden uzun süre kullanmadım ancak aynı zamanda, büyü listemde yer alan ve büyüden kurtulduktan sonra kullanmak istediğim şeylerden biriydi.

 

“Ah! Bay Kaichen!”

 

Çantayı alır almaz Kaichen kapının dışında belirdi. Elimi mutlulukla salladım, ışınlanma büyüsünü hiç zorlanmadan kullanabilmenin gururunu yaşıyordum. Coşkulu selamımı görmezden gelerek, onu takip etmemi işaret etti. Hıçkıra hıçkıra ağlayan Angel’ı nazikçe malikânenin içine ittim ve Kaichen’e doğru koştum. Bu asil bir bayana yakışan bir davranış değildi fakat ben, uzun zamandır sosyal görgü kurallarıyla birlikte ihtiyatı da elden bırakmıştım.

 

“Büyü kulesine gidiyoruz, değil mi? Oh, çok heyecanlıyım. Bu ilk gidişim!”

 

“Büyü kulesine gitmeyeceğiz,”

 

“Ne?! Neden? Acrab’da kalmaya hiç niyetim yok!”

 

Malikâneyi yönetme sorumluluğunu ve mal varlığımı çoktan Angel’a devretmiştim. Artık geri dönemezdim.

 

Kaichen ara vermeden yürüdü. “Acrab olmadığı sürece nereye gittiğimizin bir önemi yok, değil mi?”

 

“B-Bu doğru ama…”

 

“Büyü kulesine değil, başka bir yere gideceğiz.”

 

“Ne-Nereye gidiyoruz?” Cevap vermedi. “Bay Kaichen? Nereye gidiyoruz? Varış noktamız tam olarak neresi?”

 

Kaichen sanki cevap vermemeye ant içmiş gibi ağzını sıkıca kapattı. Ona musallat olmaya devam ettim ama bana söylemedi. Yumruklarımı sıktım ve uzaklaştıkça küçülen Acrab’a baktım.

 

Yutkundum, çantamın askısını sıktım ve onu takip ettim. Sonunda bu sıkıcı yerden ayrılabilmiştim fakat kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Sadece kaçıyormuşum gibi hissettiriyordu.

 

Kafamda sorular uçuşurken Kaichen, “Yol boyunca böyle mi olacaksınız?” dedi.

 

Sessizce bana bakıyordu. Onu rahatsız etmeyi kesmemi söylüyordu, ben de salak gibi gülümsedim ve Acrab’a sırtımı dönüp onunla birlikte yürüdüm.

 

“Şimdi bana nereye gittiğimizi söyleyecek misiniz? Burası Hwangdo Adası’nın istikameti bile değil. Büyü kulesine giden yol bile değil….”

 

“Araştırmamızı sessizce yapabileceğimiz bir yere gidiyoruz.”

 

“Büyü Kulesi de böyle bir yer değil mi?”

 

“Siz giderseniz kesinlikle gürültülü olur, bu yüzden orası olmaz.”

 

Aşina olmadığım bir büyü kulesinde ne ses çıkarabilirdim ki? Ancak, etrafta dolaşırken gizlice büyü çalıştığım doğruydu, bu yüzden boş vermeye karar verdim ve dudaklarımı büzdüm. “O zaman nereye gidiyoruz? Sizin evinize gitmiyoruz ya, değil mi?” Cevap vermedi.

 

“Oh.” Aman Tanrım. Ciddi misin?

 

Sessizliğim onu rahatsız etmiş gibi, kızgınlık dolu bir sesle, “Biliyorum, bu çok hoş bir düzenleme olmayabilir fakat başka yolu yok. Yani, hoşunuza gitmese bile, sanırım uyum sağlamanız gerekecek.”

 

“Bir kontesi ağırlamak için elimden geleni yaptığımı aklınızdan çıkarmayın,” dedi soğuk bir ses tonuyla ve öne geçti.

 

O, hızlı adımlarla ilerlerken arkasından baktım. Kaichen’in evine mi gidiyorum? Kulaklarıma inanamadım. Kaichen, kıtanın Yüce Başbüyücüsü. Her büyücünün ziyaret etmek istediği, her zaman bir sır perdesiyle örtülü olan evinde olacağım.

 

Ne garip bir tesadüf? Yoksa şans mı demeliydim? Evi kesinlikle hoş bir değişiklikti çünkü kesinlikle bol miktarda büyü araştırması ve kitabı olurdu. Hoşuma gitmese bile uyum sağlamam gerekecek de ne demek? Açıkçası, büyü öğrenmek için onun evinden daha iyi bir yer olamazdı. Hoşuma gitmemesinin imkanı yok.

 

Bu harika bir olanaktı! Bu, onun öğrencisi olmak için aradığım altın fırsattı. Acrab’dan kaçmanın verdiği kasvetli ruh halim biraz olsun dağılmıştı. Kaichen’i daha uzun adımlarla takip ettim. Onun hızına yetişemezsem beni bırakıp gidebilirdi. Lanet, canı sıkılırsa ışınlanma büyüsünü kullanıp ortadan kaybolabilirdi bile.

 

“Bay Kaichen! Söylediğiniz şey, ikimizin evinizde kim bilir kaç gün yalnız kalacağı mı?”

 

Elimi enerjik bir şekilde sallayarak onu takip ettim fakat Kaichen asla arkasını dönmedi. Kışkırtmalarım yüzünden bana bir kez ters ters baktı ve ben de kahkahalar atarak ona sataşmaya devam ettim. Sonrasında inatla bana sırtını döndü ve arkasına bile bakmadan yürümeye devam etti. Böylece onu, yalnızca hikâyelerde duyduğum gizemli evine doğru takip ettim.

 

Oh, ne yapmalıyım? Biraz heyecanlandım.

 

Hiçbir site ile ortak bir şey yapmıyoruz emek hırsızlarına prim vermeyin ve serilerimizi yalnızca orijinal sitemiz mangacim.com dan okuyun....

Etiketler: Novel oku 100 Yıllık Döngü – 018, novel 100 Yıllık Döngü – 018, read 100 Yıllık Döngü – 018 online, 100 Yıllık Döngü – 018 chapter, 100 Yıllık Döngü – 018 high quality, 100 Yıllık Döngü – 018 light novel, ,

Yorum