UYARI!
Bu bölüm +18 içerikler bulundurabilir. Sorumluluğu üzerinize alarak okuyunuz.
× × × × × × ×
“Tanrım!” Kendimi kaybettim ve kapıyı tekrar büyük bir gürültüyle kapattım. Benim boş olan odamın aksine, Kaichen’ın odası eşyalarla doluydu. Her yere parşömenler ve tomarlar saçılmıştı. Nadir bulunan antikalar da zemine rastgele yerleştirilmişti. Odanın köşesinde tanımlanamayan pek çok şey vardı. Fakat gözüme çarpan bunlar değildi. Kaichen’di.
Üstünü değiştiriyordu. Üzerinde tişört yoktu ve pantolonunu giymeyi yeni bitirmiş gibiydi. Daha önce inzivaya çekilen bir büyücü için fazla fit ve kaslı olduğunu düşünmüştüm. Artık onu yarı çıplak da gördüğüme göre, hiç şüphem kalmamıştı. Vücudu belirgin kaslarla parıldıyordu. Omuzları geniş ve sağlamdı. Karın kasları iyi şekillenmişti. Kapıyı açtığım o bir saniye içinde, gözlerimi ondan alamamıştım.
Bronz ten ve sert kaslar beni şaşkına çevirmişti. Kendimden utandım. Bu kadar mükemmel bir vücudu gerçekten ilk kez mi görüyorum? Düşüncesiz davranmıştım. Kapıyı açmadan önce tıklatmalıydım. Gözümün önünde canlanan vücudunun görüntüsü beni telaşa düşürdü. İç çamaşırını bile gördüm! Pantolonunu yukarı çekiyordu! Ve onun… şeyi şişkinleşmişti. Benim hayal gücüm müydü yoksa?
Kan yüzüme hücum etti. Kalbim çarpıyordu. Burnum bi’ tuhaf oldu. Ellerimi burnuma götürdüm. Üzerleri kanla kaplıydı. Bu çok saçmaydı! Ne gördüm ben az önce? Her şeyle öyle meşguldüm ki, aklımda bir düşünce oluştu. Demek Kaichen şeyini sol tarafa yerleştiriyor…
Gerçekten utanmazın tekiydim! Arsız olmak istememiştim. Sanırım bu yüz yıl içinde görgü kurallarını unuttum. Kapıyı çalmaya hiç ihtiyacım olmamıştı çünkü hiçbir şey değişmiyordu.
Kanı sildim ve elimi çarpan kalbime bastırdım. Ellerim eskisinden daha çok titriyordu. Bu, alkolizmden çok gerginlikten kaynaklanıyordu. Kendimi sapık gibi hissettim. Heyecanlanmış ve hormonlu bir ergen gibi burnum kanamıştı! Burun kanamasının nedeninin aşırı yorgunluk olduğuna inanmak istedim.
Yüz yıldır Acrab’ın her yerine köşe bucak bakmış ve pek çok edebe aykırı şey görmüştüm. Elbette hiçbir zaman heyecanlanmadım ya da kıskanmadım. Yaşadığım yüz yıl boyunca hiç bocalamamıştım, bu yüzden şu anki durum beni çok şaşırttı.
Gerçekten cinsel açıdan o kadar mı kızıştım? Gerçekten mi? Kendi odama yöneldim ve yüzümü soğuk suyla yıkadım. Ardından tekrar odasının kapısına doğru ilerledim ve orada mal gibi durdum. Acaba burnumun kanadığını görmüş müydü? Hayır! Kapıyı hemen kapatmıştım. Belli olur mu ki?
Kollarımla yüzümü sildikten sonra kapıyı tıklattığıma emin oldum. İçeriden cevap gelmedi. Bana kızmış olmalı. İç çektim. Tabii ki kızacaktı. Kim olsa kızardı. Çok rahatsız edici bir durum olmalı, benden çok onun için.
Kapıyı tekrar tıklattım, yine cevap yoktu. Gönülsüzce kapıyı iterek açtım. “İçeri geliyorum!” Bir uyarı olarak söyledim. Bu sefer yüzsüz olmaya karar vermiştim.
Onunla seyahat ederken öğrendiğim şey, Kaichen’e karşı yüzsüz olmam gerektiğiydi. Çok az konuşuyordu ve yüzü taş kesilmişti. Bu yüzden yakından bakmadığım sürece, ne düşündüğünü anlayamıyordum. Yani açık bir şekilde konuşmalı ve cesurca sormalıydım. Yalnızca doğal davranmam gerekiyor.
“Görgü kurallarını da mı unuttunuz?” Sonunda tamamıyla giyinmiş olan Kaichen sıkıntıyla konuştu. Kaba davranışım karşısında tamamen şaşkın görünüyordu.
“Çok özür dilerim,” dedim, “O kadar uzun süre yalnız yaşadım ki, bu bir alışkanlık haline geldi. Gelecek sefer daha dikkatli olacağım.”
“Gelecek sefer olmayacak. Bir daha odama gelmeyin.”
“Ne? Bunu nasıl yapabilirim? Buradaki diğer tek kişi sizsiniz!”
Bu düzen için kendimize göre nedenlerimiz olsa da, sonuçta vahşi doğanın ortasında aynı evde yaşayan bir erkek ve bir kadın olduğumuz göz ardı edilemezdi. Garip ve sıkıntılı bir düzenlemeydi ancak insanı gülümsetiyordu.
“Her neyse, buraya geldim çünkü size bir şey sormak istiyordum,” dedim.
Yorgun görünen Kaichen kısa bir iç çekişle başını kaldırdı. Bunu, konuşmaya devam etmem için bir işaret olarak algıladım.
“Titreyen ellerime iyi gelebilecek büyülü bir iksiriniz varsa, verebilir misiniz?”
“Öyle bir ilaç yok.”
“O halde, büyü ve tıp kitaplarınızı ödünç alabilir miyim?”
“Kendiniz mi yapacaksınız?”
“Eğer hazır olarak yoksa evet, kendim yapmak istiyorum. Bu titreyen ellerle yaşamaya devam edemem.” Önceleri gözlerden uzakta sakladığım ellerimi ona doğru uzattım. Bir haftayı aşkın bir süredir, ellerim günlük hayatımı zorlaştıracak şekilde kontrolsüzce titriyordu.
Yorum