Kaichen ördek yetiştiriyordu, hoş bir bahçesi ve evinin etrafında sarı yapraklı söğütleri vardı. Dünyaya karşı takındığı soğuk tavırdan çok farklıydı. Oldukça duygu yüklü, hassas bir insandı. Burası rahatlık saçıyordu, ve ben de burada çok rahat etmiştim. Evim gibiydi adeta.
Kaichen’in dağınık laboratuvarındaki eşyalara göz gezdirdim. Biraz deneme yanılma süreci ve Kaichen’in suçlayıcı bakışlarından sonra bir yeri temizleyip oturmayı başardım. Parşömeni rulo haline getirip masaya yerleştirdiğim bir iple sabitledikten sonra, az önce yarattığım boş yere oturdum.
Ne zaman buraya gelsem, temizledikten sonra kanepeye veya pencere kenarına otururdum fakat bugün o yerler bir sürü eşyalarla doluydu. Bu, Kaichen’in gerçekten meşgul olduğu anlamına geliyordu. Kaichen, tüm bu süre boyunca bana tek kelime etmemiş, ancak yerde gelişigüzel oturduğumu görünce kaşlarını kaldırmıştı. Şimdiye kadar benim rahat davranışlarıma alışmış gibi görünüyordu.
“Acrab’da ortaya çıkan zaman büyüsünün aracısı olarak seçilmen bir tesadüf değildi.”
“Hımm. Beklendiği gibi, değil mi?”
“Herhangi bir şey hatırlıyor musun? Büyücüyle temas kurmuş olmalısın.”
Sence ben bunu daha önce hiç düşünmedim mi? İç çektim.
“Ekselansları, Momalhaut’un üyesinin Acrab’ı ziyaret ettiğine dair izler bulduğunu söyledi,” diye devam etti, “Şu anda yasak büyünün kurbanı olduğunu söyleyebilirsin, ancak Momalhaut ile karşılaştığına göre, onların tarafında olabileceğin şüphesinden kaçamazsın.”
“Hatırlamıyorum bile!”
“Sırf hatırlamıyor olman, geçmişinde yapmış olabileceğin hiçbir şeyi silmez.”
“Doğru, ama… Momalhaut ile birlikte komplo kuracağımı hiç sanmıyorum.” Orijinal romanda bile, Dahlia Momalhaut ile dostluk kurmamıştı. Dahlia, daha üçüncü bölüm gelmeden ölmüştü. Dahlia’nın hayatını boşa harcayan sarhoş bir kontes olduğunu kabul ediyorum, ancak Momalhaut’la dostluk kurmak ona bile yakışmazdı.
Iğh… Para konusunda tutumlu olmayıp her şeyi satın almalı ve okumalıydım! Romanı boş zamanlarımda okuyup, bir de bölümlerini atladığım için pişman oldum.
“Momalhaut ile arandaki merkez noktası Acrab. Şu anda hiçbir şeyi kanıtlayamayacağını aklından çıkarma. Ve bir diğer önemli şey ise, aracıyla büyünün türü arasındaki bağlantı tamamen sana bağlı.”
“Bana mı? Zihinsel gücümün büyüyü devam ettiren bir şey olabileceğini biliyorum, fakat…….”
“En tehlikeli yasak büyü olan – zaman büyüsü – hakkında pek bir şey açığa çıkarılamadı. Hiç düşündün mü? Acrab neden sayısız gün içinde tek bir günü tekrarlayan zaman büyüsüne hapsolmuştu? Neden yalnızca zaman büyüsü?”
“Bu… ım…”
“Zaman büyüsü, aracıya bağlı olarak değişir. Bu, aracı ile zaman büyüsü arasındaki bağlantıdır.”
“Büyü, benim zihinsel gücüme dayanarak sürdürülüyordu. Yani günü tekrarlayan büyünün kaynağını benim yarattığımı mı söylüyorsunuz?”
“Aynen öyle,” diye yanıtladı Kaichen sakince. Elindeki not defteri, artık kaç defa baktıysa, çoktan yırtık pırtıktı. İki ay önce neredeyse yepyeniydi. Bana bakıp tedavi ederken, defteri bu kadar yıpranana kadar araştırması üzerinde çalışmaya zaman bulmuştu.
Şu anda, onun özverisi ve çabasından ziyade, zaman büyüsünü benim yaratmış olmama daha çok şaşırmıştım. Hayır, kendimi düzelttim, Dahlia yapmıştı. Dahlia tarafından yaratılmıştı. Lanet olsun sana Dahlia! Dahlia’nın kötü seçimleri hiçbir zaman peşimi bırakmayacaktı. Dahlia… ben. Cehennemi kendim yaratmıştım.
“Ama… bu nasıl mümkün olabilir? Ne diye…” Mırıldandım.
“Aracı seçilir seçilmez ve büyü etkinleştirilir etkinleştirilmez, büyü, aracının arzusuna göre şekil değiştirir. Yasak büyü zordur ve çok fazla mana gerektirir, ancak daha önemli olan şey aracıdır.”
“Aracının arzusu?”
“Bu yüzden genellikle çaresiz arzuları olanları aracı olarak seçiyoruz. Sen… o zamanlar ne arzuluyordun?”
“Bilmiyorum. Ne istediğimi bilmiyorum….” Çok hüsrana uğramıştım. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Yüz yıllık süre zarfında, zaman büyüsünü yaratan büyücüyü binlerce kez lanetlemiştim.
Aklını kaçıran, Dahlia. Her şeyden vazgeçen, Dahlia. Ayyaş olan, Dahlia. Hakikaten, zor bir durumdaydı. Ailesine yakın olan komşu bir kont tarafından aniden ihanete uğramıştı. Daha sonrasında anne ve babası aniden ölmüş, ve toprakları ile mülkünün durumu kötüleşmeye başlamıştı. Üzerindeki yük ve sorumluluk ile başa çıkabilmek için de alkole yönelmişti. Bu Momalhaut için bir fırsat olabilirdi.
“Hatırlamıyorum, fakat belki… yarın olmamasını dilemiş olabilirim.” Eğer zaman büyüsü aracının arzusuna uyum sağladıysa, o halde bu mantıklı geliyordu.
Dahlia yarının gelmesini, ve her şeyle yeniden uğraşmak zorunda kalmayı istemiyordu. Ama neden? Neden Dahlia? Belirgin olan tek şey, Dahlia’nın Acrab’ın başı olduğuydu. Ve Dahlia zaten depresyonun sınırındaydı. Alkole yönelmişti, ancak bu yeterli değildi. Güvenebileceği kimsesi yoktu. Neden böyle bir şeyi arzulamış olabileceğini anladığımı hissettim. Ve bu yüzden de Momalhaut için iyi bir yem gibi görünmüş olmalıydı.
“Öyleyse, Öğretmenim… zaman büyüsünün özelliklerini belirleyen kişi ben miydim, benim yüzümden mi yüz yılımı orada geçirdim?”
Yorum