Karanlık? Switch Mode

100 Yıllık Döngü – 031

Bütün bölümler içeride100 Yıllık Döngü (Novel)
A+ A-

 

“Dahlia!” diye bağırdı Kaichen, içeri girdiğinde irkilmiş, ve manzara karşısında dehşete kapılmış bir halde kadının ellerini tutmuştu.

 

Bunu kendine ne zamandır yapıyor? Adam, kadının derisindeki kıpkırmızı izlere baktı. Tüm vücudu kanlar içindeydi. Bunun nedeni, kendi derisini yırttığının farkında olmadan kendini çiğ çiğ kaşımasıydı.

 

Adam, kadının ellerini tutup yere yatırdığında, kadın çırpındı ve çığlıklar attı. Gözleri titreyerek açıldı ve sonra tekrar kapandı. Başını şiddetle sallayarak her ne yapıyorsa adamın ona müdahale etmesini engellemeye çalışıyordu.

 

“Ağh! Kaşınıyor! Bö-böcekler…… Bırakın! Bırakın beni!” Kadının üzerinde böcek yoktu fakat onları vücudundan uzaklaştırmazsa ölecekmiş gibiydi.

 

Dahlia’nın vücudu acıyla kıvranıyordu. Adam tekmelense de, tırmalansa da, hatta dövülse de fark etmiyordu, kadının ellerini bırakmadı.

 

“Dahlia! Dur!” Adam, ona ulaşmaya çalışarak adını tekrar tekrar haykırdı. Fakat Dahlia çıldırmış gibi görünüyordu. Adamı duyamıyordu. Kaichen endişeliydi ve kafası karışmıştı. Ona aniden ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Kadının alkolik ve yoksunluk belirtileri yaşadığını biliyordu ancak durumun bu kadar ciddi olabileceğini hiç düşünmemişti.

 

Tüm hayatını bir alkolik olarak geçiren insanlar tanımıştı, o zaman bile semptomlar bu kadar şiddetli değildi. Dahlia alkole yalnızca iki yıl önce başlamıştı. Semptomların bu kadar kısa sürede böylesine şiddetli ortaya çıkması çok garipti. Genelde belirtiler yavaş yavaş artar ancak yalnızca iki hafta olmuştu ve Dahlia bu şekilde acı çekiyordu. Kaichen bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti fakat şu anda önceliği kadını sakinleştirmekti.

 

“Lanet olsun! Dahlia, kendine hâkim ol! Gözlerini aç!” Ne kadar yüksek sesle bağırırsa bağırsın, bir fark yaratmadı. Kadın onu duyamıyordu.

 

Kaichen dişlerini gıcırdattı, kadının bileklerindeki tutuşunu sıkılaştırdı ve dizleriyle onu aşağı bastırdı. Üzerine çöken ağırlığın onu hareket edemez hale getirdiğini hissettiğinde Dahlia, bir süre daha debelendi ve sonra biraz sakinleşir gibi oldu. Ardından ise gözyaşlarına boğuldu. Ağzının kenarından, kanla karışık, salya damlıyordu.

 

Kaichen’in kaşları çatıldı.

 

“Özür dilerim, özür dilerim…… Özür dilerim. Bilerek yapmadım…. Lütfen, lütfen. Bırakın gideyim. Özür dilerim, ben….. hayır…… hayır!”

 

“Dahlia, dur! Kendine gel!” Kaichen onun ne halüsinasyonu gördüğünü merak etti. Kadın ağlıyor, dehşete düşmüş görünüyor ve sürekli özür diliyordu.

 

Dahlia o yüz yıldaki yaşamının ayrıntılarını her zaman önemsizmiş gibi geçiştirirdi. Ancak onu bu halde görünce, Kaichen kadının bunca zaman rol yaptığını fark etti. Dahlia, geçmişiyle ilgili gerçekleri ve karanlık anılarını rol kisvesi altında saklamaya ve onları olabildiğince soğukkanlı bir şekilde geçiştirmeye çalışırdı.

 

“Ölmek istemiyorum. Lütfen,” diye hıçkırdı Dahlia. “Lütfen beni ölüme terk etme.”

 

Kaichen dişlerini sıktı.

 

“Sana yardım edeceğim,” dedi. “O yüzden, dur artık.” Adam avucunu kadının göğsüne, kalbinin yanına bastırdı. Utanacak vakit yoktu. Onu kurtarması gerekiyordu.

 

Kadının teni avucunun altında yanıyordu. Kalbinin çırpındığını hissedebiliyordu. Adam, kadının kalbine cömertçe kendi manasını aşıladı. Mana, avucundan geçerek kadının kalbine aktı. Mana kan damarları aracılığıyla tüm vücuduna yayıldı. Kaichen, kadının vücudunu avucunda titrek ve yumuşak bir şekilde hissederken, ve kendi kalbi patlamak üzereymiş gibi atarken, onun kalbine cömertçe manasını aşıladı. Kalbe akan mana, kan damarları aracılığıyla tüm vücuda yayılıyordu. Böyle bir şeyi yapmak son derece dikkatli olmayı ve ayrıntılara özen gösterilmeyi gerektiriyordu fakat Kaichen gibi deneyimli biri için çok da zor değildi.

 

Eğer manayı alan kişi bilinçsizce ya da bilinçli olarak onu bloke ederse, tehlikeli olabilirdi. Ancak neyse ki Dahlia buna direnmedi, belki de zaten bunu yapacak bir ruh hali içinde olmadığı içindi. Dahlia’nın nefesi dengelendi. Hâlâ acı çekiyordu. Gözleri odaklanamıyordu ancak yüzü biraz rahatlamış gibiydi. Kadın, gözlerini aceleyle kapattı.

 

“Gözlerini aç, Dahlia. Geçti artık,” dedi adam nazikçe.

 

“Öğretmenim…,” diye mırıldandı kadın. Adam rahatsız olmuştu fakat sessizliğini korudu.

 

“Ben denedim… Tedaviyi yapamadım. Yardım… edebilir misiniz?” kadının yüzü buruşmuştu. “Eğer yapabilirseniz… minnettar olurum.”

 

Kadın her zaman çok sinir bozucuydu, ve adam ondan hep nefret etmişti. Hiçbir şey bunu değiştiremezdi. Peki öyleyse neden göğsünün sempatiyle daraldığını hissediyordu?

 

“Aptal!”

 

Dahlia zayıfça göz kırptı. Gözleri hâlâ odaklanmamıştı. Vücudu titriyordu. Kaichen onun alnına uzandı. Kadının gözlerini kapattığını görünce kalbinin sıkıştığını hissetti. Uykuya dalması ve dinlenmesi için uyku büyüsü yapmıştı fakat onu bu kadar çaresiz görmek kalbini sızlatmıştı. Sanki ölecekmiş gibi görünüyordu.

 

Neden? Onun için neden bu kadar endişelendiğini ve üzüldüğünü merak ediyordu. Kadının çırpınırken adamı tekmelediği yerler zonkluyordu. Lakin onu çaresiz bir halde hayatı için yalvardığına tanıklık etmek çok daha acı vericiydi.

 

Kendi kendine inkâr etmeye çalışsa da, bu sinir bozucu kadın için endişelendiği çok açıktı. Onu acı çekerken görmek istemiyordu. Araştırma konum olduğu için, diye kendini haklı çıkarmaya çalıştı. Başka bir şey olduğu yok. Kadını kurtarması gerekiyordu çünkü yasak büyüyle ilgili gerçeği ortaya çıkarmak için ona ihtiyacı vardı, hepsi bu. Ama onun pişirdiği yemekleri de belki biraz… yemek istiyor olabilirdi. Ürettiği bahanelerin inandırıcı olmadığını biliyordu, ancak bu düşünceyi bir kenara itti.

 

Hiçbir site ile ortak bir şey yapmıyoruz emek hırsızlarına prim vermeyin ve serilerimizi yalnızca orijinal sitemiz mangacim.com dan okuyun....

Etiketler: Novel oku 100 Yıllık Döngü – 031, novel 100 Yıllık Döngü – 031, read 100 Yıllık Döngü – 031 online, 100 Yıllık Döngü – 031 chapter, 100 Yıllık Döngü – 031 high quality, 100 Yıllık Döngü – 031 light novel, ,

Yorum