Karanlık? Switch Mode

100 Yıllık Döngü – 035

Bütün bölümler içeride100 Yıllık Döngü (Novel)
A+ A-

 

Sanki bu iğrenç şeyle onları beslediğim için tüm iç organlarım isyan halindeydi.

 

“Iğh…” diye inledim. Dilimin üzerinde kalan kaygan kütlenin tuhaf hissiyle midem tekrar burkuldu. Yine de, kusamadım. Kaichen’in benim için yaptığı bir şeydi bu. Kimseyi umursamayan, aynı zamanda misofobiden muzdarip olan yüce münzevi. Bilinmeyen bir nedenden ötürü benden nefret eden biri. Bunu benim için yapmıştı.

 

En azından sevmiş gibi yapmalıyım. Lapayı yedim ve kendi kendime mırıldanarak yatağa uzandım. Lapayı yalnızca besleyici malzemelerle yaptığını söylemişti fakat sanki bu yemek, vücudumda kalan tüm besinleri emmiş gibi hissediyordum. Lapaya başka neler koyduğunu sormak istedim ama bilmemenin daha iyi olacağı kararına vardım. Gözlerimi yumdum.

 

İlk defa, Kaichen’in öğrencisi olarak yaşamanın hiç de kolay olmayacağını kabul ettim.

 

***

 

Kaichen’den haber aldıktan sonra, Julius hemen Momalhaut ve Acrab hakkında bir soruşturma başlattı. Şüphelerinde haklıydı. Momalhaut’un kuvvetlerinin Acrab’ı sık sık ziyaret ettiği teyit edilmişti.

 

Momalhaut, savaştan sonra birleşen vasal devletlerin kalıntılarından oluşan ve bağımsızlığı hedefleyen isyancı bir gruptu. Böyle Momalhaut’ların Acrab’a girip çıkması, Kontes Alshine’ın onların tarafında olduğu anlamına gelir. Aksi takdirde neden onların şehrine girmesine izin versin ki?

 

Kaichen’e göre, kadının kendisi Acrab’a yapılan zaman büyüsü için aracı olmuştu. Büyücüyle temas halinde olmalıydı. Bir şeyler ters gitmediyse, Momalhaut güçleriyle arasında inkar edilemez bir bağlantı var gibi görünüyordu…

 

Julius çenesini sıvazladı ve iç çekti. Eğer Kontes Alshine gerçekten Momalhaut’a bulaştıysa, arkadaşı Kaichen büyük bir tehlike altında olacaktı. Elbette, Kaichen bir ayyaşa karşı kendi başının çaresine bakabilirdi fakat bu, yine de Julius’u endişelendiriyordu. Kaichen, çoğu zaman iyileşmek için evine dönerdi.

 

Doğrudan büyü kulesine gitselerdi daha iyi olurdu. Ancak Kaichen bunu çoktan fark etmiştir. Momalhaut’la ilişkisi olduğunu bilmesine rağmen mi onu eve götürdü..? Julius kuru kuru gülümsedi. Kaichen, kayıtsızmış izlenimi vererek sanki bu durum onu hiç etkilemiyormuş gibi davranırdı. Çocukluk anılarını unutamamış olmalıydı. Muhtemelen onunla karşılaştığında, çocukluklarını bir kez daha hatırlamıştı.

 

Hâlâ onu unutamadı mı yoksa intikamını mı planlıyor? Julius merak ediyordu. Masasının üzerindeki belgeleri ihmal ederek ofisinden dışarı fırladı.

 

“Ekselansları?” dedi şaşkınlıkla Bart, Veliaht Prens’in yaveri, elinde bir yığın belgeyle. “Ekselansları! Nereye gidiyorsunuz?”

 

“Bart! Bir süreliğine uzaklaşmalıyım. Bu seferlik bana bir iyilik yapar mısın?”

 

“Hayııır, yapamam!” diye haykırdı Bart. Ancak Julius onun omzunu sıvazladı ve odadan çıkıp gitti.

 

“Yokluğumda her şeyi sana emanet ediyorum.” dedi Julius, dostane bir gülümsemeyle.

 

“Ekselansları! Hayır! Lütfen…”

 

Bart’ın çığlıklarını duymazdan gelen Julius, kendisini takip eden muhafızı durdurdu ve imparatorluk sarayından tek başına ayrıldı. Genelde kraliyet mensuplarının yanlarında muhafız olmadan saraydan ayrılmalarına izin verilmezdi lakin o, Veliaht Prens Julius’tu. Zor bir çocukluk geçirmiş ve Matabju’nun öğrencisi olarak özgürce dolaşmıştı. Güçlü ve yetenekliydi, bir muhafıza ihtiyacı yoktu. Bir anda ortaya çıkmış ve Veliaht Prensesi kenara iterek onun yerini almıştı. Julius böyle biriydi.

 

İmparatorluk Sarayı’ndan ayrılan Julius, Kaichen’in kendisine verdiği parşömeni çıkarıp yırttı. Bu onu, Kaichen’in özel konutuna ışınlayacaktı. Kaichen’in evine ulaşmanın yalnızca iki yolu vardı: ya ormanların içinden geçen dolambaçlı yolları ezberleyip yürüyerek yolculuk etmek, ya da Kaichen’in verdiği parşömeni kullanmak.

 

Ev çok değişmişti. Issız bahçeye bir bank yerleştirilmiş ve son olarak yeni bir sebze bahçesi eklenmişti. Burası tam da yaşlı bir büyücünün ayaklarını dinlendirip kendine gelebileceği bir ev olmuştu. Julius gülümsedi. Kaichen’in bunu yapmak için asla efor sarf etmeyeceğini hatırladı.

 

Görünüşe göre tohumlar yeni yeni filizleniyordu ve birileri bahçeyi güzelleştirmek adına biraz çabalamıştı. Julius derin düşüncelere dalmış bir halde çenesini sıvazladı. Yalnızca tarım konusunda yetenekli ve eli yatkın biri, kuş uçmaz kervan geçmez yerdeki bu harap konutu bir ev gibi göstermek için bu kadar çok şey yapmış olabilirdi.

 

Kapı aralığında bir varlık hissetti. Julius bunun, ona acil durumlar için verdiği parşömeni yırtmasına sinir olan Kaichen olabileceğini düşünmüştü. Ancak, kapı açılmadı. Bir gümbürtü duydu. Kontes Alshine, Kaichen’e zarar verecek bir şey mi yaptı? Endişelenmişti.

 

Kaichen’in kendi başının çaresine bakabileceğini bilse de, hayal gücü çılgına dönmüştü. Kapıyı iterek açtı. Eğer Kontes Alshine gerçekten Momalhaut’lara katıldıysa, Kaichen’i alt etmek için elinde pek çok numara olmalıydı.

 

Ancak, içeri adım attığında gördüğü kişi Kaichen değildi. Siyah saçlarıyla zayıf bir vücut. Uzun boylu, o kadar cılız bir kadındı ki geceliğinden dışarı fırlayan ayakları acı verici derecede çelimsiz görünüyordu. Yerde yatmış, inliyordu. Acınacak haldeydi.

 

“Kontes Alshine?” diye seslendi adam. Kontes Alshine, İmparatorluk’ta gece gibi siyah saçları olan tek kadındı. Başka biri olamazdı. Kadın yere yığılmıştı. Adam, şaşkın ve endişeli bir şekilde ona yaklaştı.

 

Hiçbir site ile ortak bir şey yapmıyoruz emek hırsızlarına prim vermeyin ve serilerimizi yalnızca orijinal sitemiz mangacim.com dan okuyun....

Etiketler: Novel oku 100 Yıllık Döngü – 035, novel 100 Yıllık Döngü – 035, read 100 Yıllık Döngü – 035 online, 100 Yıllık Döngü – 035 chapter, 100 Yıllık Döngü – 035 high quality, 100 Yıllık Döngü – 035 light novel, ,

Yorum