Karanlık? Switch Mode

100 Yıllık Döngü – 040

Bütün bölümler içeride100 Yıllık Döngü (Novel)
A+ A-

 

Uzun süredir yalnız olduğum için sık sık kendi kendime konuşuyordum, fakat Kaichen’in kendi kendine mırıldandığını görünce, bundan kaçınmam gerektiğini düşündüm. Çok ciddi bir ifadeyle parşömen kağıdını açıp tüy kalemle üzerine sertçe bastırmıştı. Az önce benimle konuşuyordu, lakin şimdi düşüncelere dalmış, ara sıra parşömene formül gibi şeyler karalıyordu. İnsanların onun bir dahi olduğunu söylemesine şaşmamalı.

 

Kaichen, gözlerini parşömenine dikti, irkildi ve kalemi masaya bıraktı. Bana yüzünü dönmedi, ama bence utanmış gibi görünüyordu.

 

“Öğretmenim, öyleyse büyük olasılıkla çeşitli uyuşturucularla karıştırılmış bir zehre maruz kaldım, değil mi?”

 

“Evet.” Omuz silktim ve pencere kenarına oturdum. Pencereyi sonuna kadar açıp gül çalılarının üzerinden gölete baktım. Sarı yapraklı muhteşem bir söğüt ağacı rüzgârla sallanıyordu. “Kim olduğunu bilmiyorum, ancak benden çok nefret ediyor olmalı. Ben de iyi bir hayat yaşadığımı sanırdım…”

 

Kaichen karşılık vermedi. “Yanılıyor muyum?” diye sordum.

 

“Nereden bilebilirim?” Kaichen sanki hoşnut değilmiş gibi kaşlarını çattı. Gel gör ki, onun parşömeni tutarken irkildiğini görmem, bir şeyler bildiğini düşündürdü. Dahlia’nın iyi bir itibarı vardı fakat Kaichen hep benden nefret etti. Lars, ayrıca Dahlia’nın gençliğinde durumun böyle olmadığını söylemişti… O halde onunla gençken karşılaşmış olması çok muhtemel.

 

“Öğretmenim, daha önce karşılaşmış mıydık?” En iyisi daima her şeyi açık açık sormaktır. Sebepsiz yere işi uzatmanın lüzumu yok. Aksine, sormadan bu kadar uzun süre dayanmış olmam bile inanılmaz.

 

“Bunu bana neden soruyorsunuz?”

 

“Çünkü benimle daha önce karşılaşmış gibi davranıyorsunuz,”

 

“Ben… bunu hiç yapmadım.”

 

“Ama benden nefret ediyorsunuz, değil mi?”

 

“Ben… asla etmedim.”

 

“Bence az önce tereddüt ettiniz.”

 

Soğuk gözleriyle bana baktı, ancak cevap vermedi. Kaichen sanki artık benimle uğraşmak istemiyormuş gibi çenesini kapattı ve bir şişe kan çıkardı. Kısa süre önce bir formül yazdığı parşömeni açtıktan sonra altın büyüyü büyü çemberinin içine döktü. Ardından kanı yavaşça üzerine boşalttı. Kan, çemberin hemen üzerinde süzüldü ve kaynadı.

 

Bunu tek bir büyü çemberiyle yapması inanılmaz. Bu bana önceki hayatımda izlediğim Bilimsel Araştırma Birliği gibi bir diziyi hatırlattı. Sanırım çok modern bir teknoloji gerektiriyordu.

 

“Benimle daha önce karşılaşmış gibi mi hissediyorsunuz?” Büyüyü etkinleştirdikten sonra Kaichen yavaşça arkasını dönüp bana baktı. Pencerenin kenarında otururken ona gülümsedim.

 

“Hayır. Sizi ilk kez zaman büyüsünü bozduğunuz o gece görmüştüm.” Ancak Dahlia için durum farklıydı. Kaichen’le her karşılaştığımda vücudu korkuyla tepki veriyor gibiydi.

 

İyi bir hatıra gibi durmuyor. Çok sinir bozucuydu, fakat ben Kaichen’in eskiden tanıdığı Dahlia değildim (tabii eğer tanıdıysa). Bu beden ona yanlış bir şey yapmış olsa bile, o ben değildim. Fakat bu, tamamen görmezden gelebileceğim anlamına gelmiyor. Kaichen bana öncekinden daha soğuk gözlerle baktı ve kafasını başka yöne çevirdi.

 

“Öyleyse o gün benim de sizinle ilk karşılaştığım gün olmalı.”

 

Bu ne anlama geliyor? Başka bir şey söylemedi. Onu tekrar kırdığım için biraz pişman olmuştum ancak hatırlamadığım halde ne diyebilirdim ki? Kesin olan bir şey vardı. Kaichen Dahlia’yla tanışmıştı, belki de henüz gençlerken. Ve muhtemelen bu, ikisi için de hoş bir anı değildi. Lanet olsun sana Dahlia! Neden pisliğini ben temizlemek zorundayım? İç çektim ve tekrar söğüt ağacına bakmak adına kafamı çevirdim.

 

“Size bunu söylemeyecektim, fakat aslında geçmişe dair pek fazla anım yok,” dedim yavaşça. “Çocukluğum on yıl öncesine dayanmıyor. Yüz yıl öncesine dayanıyor… Ailemi bile hatırlayamıyorum.” Hafıza kaybı yaşadığımı söyleyemeyecek kadar çok şey biliyordum. Bu durumda, yüz yıldır kapana kısılmış olmak iyi bir bahaneydi.

 

“Ve kapana kısılmışken, ortalara doğru biraz aklımı kaybettim, bu yüzden eskiden olan çoğu şeyi hatırlayamıyorum.” İlk izlenimim zaten kötüydü, ve Dahlia da geçmişte iyi sayılmazdı, öyleyse şimdi imajıma dikkat etmenin ne faydası vardı? Ama en azından Kaichen’e söylemem gerekir diye düşündüm.

 

Dahlia’yı tanıyanlar, onun geçmişten farklı olduğunu mutlaka bilir. Bir zamanlar delirmiş olduğundan, kişiliğinin değişmiş olduğunu bir dereceye kadar kabullenmek daha kolay olacaktır.

 

“Bileşenler ortaya çıktı,” dedi Kaichen konuşmaya son vererek. Yine de, soğukluk bir şekilde az çok azalmış gibi hissettirdi.

 

“Beklediğimiz gibi.”

 

Kaynayan kanın beş kategoriye bölündüğünü görünce pencereden indim. Kaichen’e, onu rahatsız etmeyecek kadar yaklaştığımda gördüğüm maddeler tanıdık geldi.

 

“Bu bir uyuşturucu maddesi. Muhtemelen içmeye devam etmeniz için eklenmiştir. Bence en önemli şey, onu durdurulamaz hale getirmekti.”

 

“Alkol bileşenini güçlendiren maddeler olduğundan, işitsel halüsinasyonlar, görsel halüsinasyonlar ve dokunsal halüsinasyonlar bundan kaynaklanıyor olabilir. Uyuşturucu bileşenleriyle iyi bir uyumluluğa sahiptir, bu nedenle birkaç kat daha etkili olmuş olmalı.”

 

“Oh! Öğretmenim! Bu tromer değil mi? Tromer çiçeğinden çıkarılan en kötü madde bu. Sanırım el titremesine bu sebep oldu!”

 

Hiçbir site ile ortak bir şey yapmıyoruz emek hırsızlarına prim vermeyin ve serilerimizi yalnızca orijinal sitemiz mangacim.com dan okuyun....

Etiketler: Novel oku 100 Yıllık Döngü – 040, novel 100 Yıllık Döngü – 040, read 100 Yıllık Döngü – 040 online, 100 Yıllık Döngü – 040 chapter, 100 Yıllık Döngü – 040 high quality, 100 Yıllık Döngü – 040 light novel, ,

Yorum