Karanlık? Switch Mode

100 Yıllık Döngü – 041

Bütün bölümler içeride100 Yıllık Döngü (Novel)
A+ A-

 

“Aynen öyle. Bu…”

 

Kaichen’e döndüğümde, derin düşüncelere dalmış bir halde bileşenleri incelediğini gördüm. “Bu bilmediğim bir şey. Bu madde nedir?” diye sordum.

 

“Gordon.”

 

“Gordon mu? Hımm… Gordon. Sanırım bir keresinde duymuştum….” Bu ismi daha önce duymuş fakat hatırlayamıyor gibi hissettim. “Ah! Zehirli ot – Gordon! Bitkisel ilaç kitaplarında görmüştüm. Acrab’da yok, bu yüzden hiç kendi gözlerimle şahit olmamıştım ama…. Belki de depresyonun… zihinsel çöküşün nedeni…” Heyecanla geveledikten sonra ağzımı kapadım. Yeni bir şey öğrenmenin heyecanını yaşamanın sırası değildi. Neye bu kadar sevindim? Bu şey benim kanımdan çıkmıştı.

 

“Birileri benden gerçekten nefret ediyor gibi görünüyor.” Başımı kaşıyarak beceriksizce gülümsedim.

 

“Bu gülünecek bir şey değil. Bu maddelere sahip alkolü… İki yıldır düzenli olarak içiyor olabilirsiniz!” dedi Kaichen, kaşları çatık bir halde.

 

Azarlaması karşısında irkildim ve başımı öne eğdim. Durumun ciddiyetini anlamadığımı düşünüyor olmalıydı. Ancak, zamanı geri alamazdım. İki yıl boyunca bu zehri tüketen kadının bedeninde ele geçirilmiştim. Hem, aynı şeyi ben de zaman büyüsündeyken yüz yıl boyunca yapmış olabilirdim…

 

“Maddelerin miktarına bakılırsa, sürekli olarak az miktarda içiyor olmalısınız. Alkolik olduğunuza dair söylentiler iki yıl önce yayılmaya başladı. Sizi bir alkoliğe dönüştürmek ve semptomlara bahane bulmak adına kasıtlı çıkarılmış bir söylenti olmalı.”

 

“Bir panzehir yapabilir miyiz?”

 

“İçeriğini bildiğimizden imkânsız değil fakat kolay olmayacak, çünkü hepsinin farklı eğilimleri var ve karıştırılması güç.”

 

Kaichen’in yüzü karardı, ben de kanımdan çıkarılan bileşenlere baktım. “Ancak bu biraz tanıdık geliyor.” Gözlerimi kıstım ve burada bilmediğim tek şey olan Gordon’a biraz daha yakından baktım.

 

“Gordon soğuk bir yapıya mı sahip?”

 

“Sıcak bir yapısı var,”

 

“Zihinle ilişkili sıcak huylu bileşenler, yüksek sıcaklıklarda muhafaza ediliyor, zıt bileşenlerle karıştırılıyor, ve en sonunda büyüyle mi aşılanıyordu?”

 

“Hiç yaptınız mı?” Kaichen şaşırmış görünüyordu.

 

“Bir nebze tanıdık geliyor.”

 

Yüz yıl içinde o kadar çok gereksiz bilgi biriktirmiştim ki. Büyüyü ve şifalı bitkileri öğrenmiş, tıp kitaplarını ve Acrab’daki diğer tüm kitapları okumuştum. Ancak bu malzemeler farklı bir nedenden dolayı çok tanıdıktı. Her türlü deneyle yeni ilaçlar geliştirdiğim birçok zaman olmuştu, fakat bu kadar benzersiz bir kombinasyona sahip topu topu bir avuç ilaç vardı.

 

“Ah, Mickey’nin hastalığı…” Gözlerim büyüdü ve ağzım hafifçe aralandı. “Aman Tanrım, öğretmenim.”

 

Kaichen bana baktı.

 

“Bunu yapmıştım.”

 

Bu, hem hatırlamak istemediğim bir kabus, hem de yüzlerce deneyden sonra yaptığım bir ilaçtı. O zamanlar, Kaichen gibi bileşenleri demlemek ve çıkarmak için büyü kullanmayı bilmiyordum. Bu nedenle, hepsinin üzerinde deneyler yapmıştım. Mickey’yi kurtarmak için üzerinde böylesine çalıştığım ilaç aslında kendimi kurtarmakla sonuçlanabilirdi.

 

“Benim zaten bir panzehirim var, öğretmenim.” Kaichen saçma sözlerim karşısında kaşlarını çattı ama itiraz etmedi.

 

“Yani panzehiri kendiniz mi yaptınız?”

 

“Ah…Evet, öyle. Peki… şey, nereden başlamalıyım?” Başım dönmeye başladı. Mickey’nin hastalığını tedavi etmek için yaptığım bir ilaç. O ilaç, benim bağımlılığımı tedavi eden ilaçla aynı olabilir mi? Yani, Mickey de benimle aynı zehre mi bağımlıydı?

 

“Dahlia!” Kaichen’in sesi beni şimdiki zamana geri getirdi. Adımı yüksek sesle söyleyen Kaichen sayesinde, kendime gelebilmiştim. Başımı tuttuğunda, yüzüm buruştu. O da irkilmişti fakat dayanmayı başardı. Dilini biraz ısırmış gibi duruyordu. Düşüncelerimi düzene sokmaya çalıştım.

 

“Yavaş yavaş düşünmekte bir sakınca yok…. O yüzden, sakin ol.” Alçak, sakin sesi karmakarışık zihnimi berraklıkla delip geçti. Fakat düşüncelerimden sıyrılamıyordum.

 

Mickey’nin hastalığını iyileştirmek için atılan adımlar, beni ölümün eşiğine getiren alkolizmin yapay semptomları, hepsi birilerinin zehri yüzünden miydi? Dahlia birinin bu kadar gücenmesine mi neden olmuştu?

 

Şimdi her şeyin en başından beri planlanmış olduğu anlaşılıyordu. Dahlia aracı olarak seçilmeden önce bile her şey önceden ayarlanmıştı. O halde, bu yüz yıl içinde meydana gelen sayısız şeyin de birilerinin planının parçası olması mümkün mü? Ya Mickey’nin hastalığı, zehri bana uygulamadan önce onun üzerinde test edilmesinden kaynaklanıyorsa? Öyleyse çocuğun hastalığı benim suçum muydu?

 

“Dahlia!” Kaichen’ın sesi bir an için aklımı başıma getirdi. Sendeleyerek sandalyeye oturdum ve başımı salladım. Eğer ona panzehirden bahsetmek istiyorsam, Mickey’den de bahsetmem gerekiyordu.

 

Eğer panzehiri nasıl yaptığımı sorarsa ne yapmalıyım? Ellerim yeniden titremeye başladı. Her şey zifiri karanlığa büründü ve gözlerim karıncalandı. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum, anılar sel gibi zihnime doldu.

 

Katil! Mimi haklıydı. Ben bir katilim. Kaichen’e her şeyi anlat. Dahlia beni teşvik ediyor gibiydi. Dudaklarımı ısırdım ve iki elimle yüzümü kapattım. İşler çirkinleşecek; ona iğrenç bir katilin yüzünü gösteremezdim. Fark edebilirdi.

 

Hiçbir site ile ortak bir şey yapmıyoruz emek hırsızlarına prim vermeyin ve serilerimizi yalnızca orijinal sitemiz mangacim.com dan okuyun....

Etiketler: Novel oku 100 Yıllık Döngü – 041, novel 100 Yıllık Döngü – 041, read 100 Yıllık Döngü – 041 online, 100 Yıllık Döngü – 041 chapter, 100 Yıllık Döngü – 041 high quality, 100 Yıllık Döngü – 041 light novel, ,

Yorum