Karanlık? Switch Mode

100 Yıllık Döngü – 050 pt.1

Bütün bölümler içeride100 Yıllık Döngü (Novel)
A+ A-

 

Tabii ki istiyorsun. Julius’a gülümsedim ve mutfağa yöneldim. Bir sürü taze balık almıştım. Kaichen’in en sevdiği yemeği balıkla yapmak istiyordum. Julius içinse endişelenmiyordum. Tüm dünyada onun yemeyeceği hiçbir şey yoktu. Mavi Ejderhanın Varisi’nin ana karakteri Julius, tek zayıflığının sevdiği kadın kahraman olduğunu söyleyecek kadar mükemmel biriydi.

 

Kaichen’in Julius’la uğraşmak zorunda kalacağını düşünerek daha hızlı çalıştım. Yemeği pişirmeyi bitirip masaya koyduğumda, tam anlamıyla mükemmel görünüyordu.

 

“Kaichen, her gün bunlardan mı yiyorsun?!” dedi Julius, çayı yudumlarken yarı yolda durarak. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. “Kontes Alshine, acaba gelip sarayda yemek pişirmek ister misiniz?”

 

Beceriksizce gülümsedim ve Kaichen’e döndüm. “Bugün biraz taze levrek satın alabilmiştim. Bu yüzden levrek bifteği yaptım.”

 

Denemesi için dürttüm. Kaichen isteksizce bir ısırık aldı. “Güzel mi?” “Beğendiniz mi?” diye sordum.

 

“Fena değil,” dedi. Normalde lezzetli olduğunu söylerdi fakat Julius da orada olduğundan, kuru bir sesle cevap verip bakışlarını kaçırmıştı.

 

Beğendiğini biliyordum çünkü balığı bir anda sessizce bitirmişti. İkinci porsiyonu tabağına koydum, gülümsedi. Yemeklerimi beğenen birilerini görmek beni mutlu ediyordu. Bir yemeği mükemmel şekilde pişirmek için her zaman özen ve çaba gösterirdim.

 

“Biraz daha alabilir miyim, Kontes?” diye sordu Julius.

 

Çoktan boşalmış olan tabağına baktım. “Özür dilerim…” dedim hantal bir şekilde, “Yalnızca öğretmenimin payı var.” Kaichen’in tabağını doldurdum, bu üçüncü sefer oluyordu.

 

“Ama Kaichen çoktan üçüncü porsiyonunu alıyor…”

 

“Öğretmenim genelde beş porsiyona kadar yer.”

 

“Veliaht Prens’e böyle davranmaya izniniz var mı?” diye sordu Julius, sahte bir ciddiyetle. Ciddiyetlik çabası, dudaklarının yanına yapışan balık lekesi tarafından baltalanmıştı.

 

Ona bir biftek daha verdim. Sinir bozucu biri olsa bile, yine de ana karakter. Onun üzerinde olumlu bir izlenim bırakmam gerekecek. Eninde sonunda, Julius imparator olacaktı. Hareketlerime dikkat etmeliydim.

 

Sonuç olarak, ikisi de afiyetle yeyip karınlarını doyurdular. Bense hâlâ zengin içerikli yiyecekleri düzgün bir şekilde sindiremediğimden yulaf lapamı yedim.

 

***

 

Kanepeye oturmuş tatlı için yeşil elma soyuyordum. Şu anki atmosferi sevmiştim. Çok huzurlu ve samimi diye düşündüm.

 

“Görünüşe göre ikiniz bu kulübeyi bir eve dönüştürmeyi başarmışsınız,” dedi Julius, elmadan bir ısırık alıp çayını yudumlarken.

 

“Delirdiniz mi?” diye cevap verdi Kaichen. Bense duymamış gibi yaptım ve elmayı soymaya devam ettim. Araya girmeye çekiniyordum. Kendi aralarındaki bir kavgaya dahil olmak istemiyordum.

 

“Yani… hoş bir his. Yemek pişirmek, yemek yemek, kitap okumak….” Julius Kaichen’e döndü. “Kulağa kesinlikle normal bir ‘öğretmen-öğrenci’ ilişkisi gibi gelmiyor. Biraz daha farklı hissettiriyor.”

 

Kaichen önce elmayı tutan eline, sonra da kitaba baktı. Ardından bana döndü. Sanki hatasını anlamış gibi iki kez bakmıştı. Birbirimize göz kulak olmamızda bir sorun yoktu, ancak bu öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, artık gereğinden fazla rahattık. Kaichen kaşlarını çattı.

 

“Öğrencin olabilir, fakat ona bu şekilde davranmamalısın.”

 

Afallamıştım. Bunları yapmamın nedeni resmi öğrencisi olarak kabul edilmek istememdi. Bunun için de bana bir dereceye kadar güvenmesi gerekiyordu. Ayrıca, o benim hayatımı kurtarmıştı. Ne de olsa yemek pişirmeyi sorun etmiyordum. Yemek yapmaktan ve onu rahat görmekten mutluydum. Kaichen’e biraz daha sempatik görünme planım bu yöndeydi, böylece düzgün bir öğrenci olabilir ve daha fazla büyü öğrenebilirdim.

 

“Sorun değil,” dedim aceleyle, “yemek yapmayı seviyorum, o yüzden sorun etmiyorum. Hem, öğretmenim beni zaman büyüsünden kurtardığı için ona minnettarım. En azından bu kadarını yapayım.”

 

“Hımm.” Julius başını salladı.

 

Lakin, Kaichen hâlâ tereddütleri varmış gibi görünüyordu. Elmaya bakmış ve rahatsız olmuştu.

 

Harika! Artık hayatına birazcık fazla nüfuz ettiğimi düşünerek her şeye karşı daha temkinli olacak. İç çektim, zihnimden Julius’a lanet okudum, ve elmaları soymaya devam ettim.

 

***

 

Akshetra çalışma odasında oturmuş imparatorluğun haritasına bakıyordu. Kol dayanağının kenarına vururken yardımcısı, Asta, önünde belirdi. “Ekselansları.”

 

“İçeri alın,” dedi kadın elini sallayarak.

 

Akshetra el işaretiyle çağırdığında, dışarıdan siyah cüppeli bir adam çalışma odasına girdi. “Kendimi imparatoriçe hazretlerine takdim ediyorum,” diye beyan etti.

 

Selamlaşmanın ardından, adam sanki bu etkileşime aşinaymış gibi masanın karşısındaki sandalyeye oturdu.

 

“Deney başarılı oldu,” dedi kadın, “ancak yüz ifaden çok ciddi.”

 

Adam kapüşonunu çıkarıp başını eğdi. Koyu kahverengi saçlarının altından kızıl gözleri parlıyordu. Gözlerinin altında koyu renk halkalar vardı. “Sizin de bildiğiniz gibi, bir… karışıklık yaşandı.”

 

“Bu zaten öngörülen bir şey değil miydi?”

 

“Bu sefer durum farklı. Kontes Alshine çok iyi bir aracıydı.”

 

“Hımm.”

 

“O… Acrab’dan kayboldu fakat delirmiş olmalı. Zehrimden kaçmak kolay değildir.”

 

“Peki ya Kontes’ten önce deneye tabi tutulan küçük çocuk?”

 

“Ne?”

 

“Şu Acrab’daki küçük çocuk. Hâlâ hayatta olduğuna inanıyorum.”

 

Hiçbir site ile ortak bir şey yapmıyoruz emek hırsızlarına prim vermeyin ve serilerimizi yalnızca orijinal sitemiz mangacim.com dan okuyun....

Etiketler: Novel oku 100 Yıllık Döngü – 050 pt.1, novel 100 Yıllık Döngü – 050 pt.1, read 100 Yıllık Döngü – 050 pt.1 online, 100 Yıllık Döngü – 050 pt.1 chapter, 100 Yıllık Döngü – 050 pt.1 high quality, 100 Yıllık Döngü – 050 pt.1 light novel, ,

Yorum